29 Haziran 2013 Cumartesi

17.Gün: "Yeditepe Istanbul"

Selam!

Cuma...nasıl rahatım belli değil! :) Dünkü baş ağrısı kendisini bugün sırt ağrısına bırakmasına rağmen, bir yandan haftanın tüm muhasebesini hesaplamaya çalışırken, bir yandan da 563464152534648456.kez Yeditepe Istanbul'u izlemeye başladım. Eee, "Üsküdar'a Giderken" bittiği için o boşluğu bir şeyle doldurmak gerek, yoksa o koşu, o bisiklet nasıl geçecek ki? :)

Zuhal Olcay fena değil, ama Emre Kınay'ın muz ortasında golü Uğur Polat atıyor, fena efsanelermiş..

Neyse, her zamanki gibi boş geçen günümüze geri dönecek olursak, sabah kahvaltısını edemediğimi öğle saatlerinde nefes almak için dışarı çıktığımda fark ettim. Allahım, uzun süredir bu kadar yoğun bir gün yaşamamıştım! (bunu derken geçen yazdıklarımı görmek çok isterdim, kendimle çelişiyor muyum bilemedim gerçi şu anda...ama bugün çok ağır geçti ya....) Bu kadar yoğunluğun yanında bir de gözlerimin kapandığı anlar fenaydı.

Kahvenin içerisine finalde koyduğum birkaç parmak suyun kahveyi ne kadar ağırlaştırdığını düşünmeden suyu boca ettim ve bu şekilde yaklaşık 3 kahveden sonra sütlü çaya döndüm. Özellikle dadandığım bir şeyin en uçlarına kadar onu yaşamak arzusu herhalde en zayıf noktamdır. Bunun en büyük örneği herhalde zamanında günde içtiğim 10-12 arası espresso olabilir :) (halbuki bir tane hadi bilemedin iki tane iç, bitir değil mi...? illaki abartmam gerekiyor :) Bu arada Yeditepe lstanbul'un ilk bölümünde İlhan Şeşen aileden ayrılıp intihar etti, fena borç bıraktı, şimdi buradan yürüyor ilk bölüm.)


öğle yemeği minik bir salata, ekmek ve süt ile geçiştirildi! :) 

Öğle yemeği sonrası saatleri birer elma ile tamamlamak istedim, olmadı...Hafta başından aldığım elmalardan son kalanı ve bir bardak süt ile akşamı ettik :) Her ne kadar fazla yağlı gibi gözükse de, aslında pek de yağlı olmayan bir akşam yemeğini bir bardak çay ile hallettim:

akşam menüsünde dünden değişik bir durum yoktu aslında...
fitnessbrot - kaşar peynir - tulum - domates - 5 adet yaprak dolması.

Yarının en büyük olayı evi temizlemek.  (yaaa bırak, hep "Forma giyeceğim, etrafı temizleyeceğim" diyorum ama bir türlü kendimi toparlayıp birşeyler yapamadım ya) Hoş, şimdi baktım da, ev bayağı rezil gözüküyor ya ahahaha :) Sabah erken saatte kalkıp bir şekilde bir yerden başlamam gerek...Sonrasında spora giderim herhalde...Birkaç saatliğine de olsa kafayı dağıtmak gerek.

Özellikle yürüdükten/koştuktan sonra kendimi rahat ve huzurlu hissetmek, uzun süredir aradığım şeymiş ya meğerse? :) Gerçekten insan çok mutlu oluyor, hele ki aynaya baktığında vücuduna birşeylerin olduğunu görüyorsun ya, offff işte o an pek bir fenalardayız! :) Aslında bu şekilde devam ederse, 75 kiloya inmek pek de zor olmayacak gibi :) Evet, sanıyorum ilk kez söylüyorum bunu...kafamdaki ulaşmak istediğim kilo "75". Erkeklerde 0 bedenin kaç olduğunu bilemiyorum, ama 2007 yılında 73 kiloya indiğimde insanların bana baktığında gördükleri o "donuk bakışlı, zayıf ama güçlü çocukla" tanışmalarını tekrar isterim aslında :) 

Yeditepe Istanbul'un 3.bölümünü izliyorum. "Ömer" karakteri şu anda iki pet şişeyi içlerine çimento koyarak kalın demirle birleştirmiş ağırlıkları kaldırıyor.....Fena fikir değil aslında, ama gene de dambıl diyorum ya :) ("dambıl" mı, "dambul" mu artık neyse bilemiyorum. Ama kelimenin kökeni Dumble'dan gelirse, dambıl deniliyor sanırsam....neyse "ağırlık" diyelim fazla uzatmadan :)

Haftanın çılgınlığına yarını da sayarsak son iki gün. Pazar günü brunch ile kafayı yiyeyim azıcık :) 

Emre için gün biter gençler,

Hadi bakalım.

Emre
Bremen | Almanya
29.06.2013 - 01:05

Hiç yorum yok: