Selam!
Size haftasonu çalışmamın ne kadar iğrenç bir durum olduğunu anlatmıştım herhalde değil mi? :) Ofis arkadaşımın yaklaşık bir aylık bir tatil arası vermesi (ya aslında 3 hafta da, haftasonlarını falan da sayarsak onun gücü 1 aylık gibi oluyor...) benim işime yaradı, her türlü karmaşıklığın içindeyim ama ne yazık ki o her türlü karmaşıklığn pençesinden kurtulmaya çalıştığım için de tabii nefes alamadan günler, saatler geçiyor.
Bugünkü blog girişim fotoğrafsız olacak, keza süper bir atılım gerçekleştirerk ayfon'umdaki yaklaşık 2500 fotoğrafı bilgisayarıma aktararak ana telefondan sildim, gerekli/gereksiz fotoğrafları tekrar bilgisayara yüklemek uzun ve meşakkatli (bu kelimeyi çok seviyorum!) bir durum teşkil edeceği için kelimelerle cümlelerle oynararak...eeeaaaaahh neyse artık başlayayım bugüne...
Dün sabah yataktan çok güçlü bir kramp ile kalkmıştım! Çalar saat yerine kramp ile uyanmak tabii çok güzel birşey değil ama, göz çapağını silmeden, ya da daha fazla kendini gerinerek rahatlatmadan yaklaşık 1.5 milisaniye içerisinde yataktan kendini fırlatarak / atarak uyanmak çok değişik bir duygu...O kadar ısınma hareketleri sonrası sağlıklı ve doğru fiziksel kondisyonun/sporun sonucunun kramp olmasını aklım almadı ama...neyse..
"Madem kramp ile saat 08:30'da kalktım, bari bir kahve yepayım yeaaauuv!" diyerek çok uzun zamandır kullanmadığım eski Braun marka kahve makinasında yeni açtığım yakobs marka kahveyi minik minik hazırlmaya başladım...tabii bu arada başka işler için ayağa kalkıp yürüdüğümde topallamamı da hiç hesaba katıp ayrıca anlatmak istemiyorum. Kahvaltıda kahve sonrası yarım yağlı (halbfett) sütle şu ana kadar yediğim en boş corn flakes'i yiyerek (bayağı tadsız, tuzsuz, bombo....ş bir conr flakes. Kelloggs olmaması tabii en düşündürücü tarafıydı..."Peh! annein karnından Kelloggs yiyerek doğdun tabii!" dediğinizi duyar gibiyim evet, ama bunun tadının almanız lazımdı...hoş tadsiz birşeyin tadını almak da....) sırf midemi doldurmak adına o saatlerimi geçirdiysem de bu sabah adam gibi hiçbir şey yiyemeden o saatlerim geçti. minik birkaç sunta yolladığımı hatırlıyorum...
öğle saatlerinde ofiste olduğum ve ofis sonrası gerekli tüm kalın şeyleri üstüme alarak (alta şort, üst tarafta t-shirt+forma+uzun kollu kapişon üçlüsü ile koşu hazırlıkları) önce çamaşırhaneye ardından da 20 dakikalık minik bir koşu yapmak için deniz kenarına gittim. Tabii bu esnada "İçimizdeki Şeytan" ın son 20 sayfasına geldim...(hoppp dikkat spoiler var burada!) Macide çok pis ayar veriyor an itibarı ile Ömer'e! :)
Evet, aslında 31 derecenin altında kalın kapişonlu uzun kollunun altna forma giymek her babayiğdin harcı olmasa gerek ve "manyak mı la bu çocuk?" dediğinizi duyar gibiyim, ama Cuma saat 16:00'dan sonra hayatın durduğu ve sadece belirli marketlerin açık olduğu Bremen'de (ya da Almanya'da) Pazar günü spor yapmanın ve güzel bir şekilde ter atmanın tek şekli kalın giyinip koşmak! Bir haberde mi okumuştum, yoksa televizyonda mı görmüştüm tam olarak hatırlamıyorum ama, bir köyde/şehirde bir kadın sıcak günlerde kapısını kapatarak kışlık yün kazağını giyerek müziği sonuna kadar açıp göbek atıyor/dans ediyormuş. Ve bununla çok hızlı ve verimli biçimde (verimli/sağlıklı olduğu meçhul kanaatimce..) kilo verdiğini açıklamıştı. Hatta iskelet haline bile geldiği söyleniyordu...Özellikle düğünlerde çok fazla ve çok arzulu şekilde göbek atarken her zaman aklıma gelen bir fikirdir bu..."Her ay 2-3 düğüne sadece göbek atmaya gitsem çok süper zayıflarım!" sloganım hala geçerli :) Kalın elbiseler giyerek hızlı ve/veya yavaş şekilde hareket ederek terlemek ve terle birlikte zayıflamak aslında normal...sonuçta insan neden saunaya girer ki? Değil mi? Bu konu hakkında ileriki günlerde kendimi ve bünyemi test edip onay vermeye çalışacağım ve size de aktaracağım tabii..
Çamaşırhane sonrası akşamüstüne kadar içtiğim "n" sayıda şekerisiz çayın ve ardı arkasını kesemeyerek an itibarı ile 7.bölüme geldiğim İkinci Bahar sonrası ikindi saatlerinde akşam yemeği adına kahvaltı hazırladım kendime! 2 dilim kara ekmek (ekmeğin rengi yekten kara ama!) 1-2 kaşık bal, beyaz ve kaşar peynir, domates...Çok acayip doyurdu ama ya! Şu anda gerçekten birşey yemek istemiyor insan...
bugünlük sanıyorum bu kadar.
yarın yeni hafta. cuma günü akşamı ve haftasonu size essen'den bildirebilirim. duruma göre.
yarın spor var. atı terleteceğiz gene.
ikinci bahar çok efsane gidiyor. herkes keşke ali haydar olsa.
sanıyorum okunacak türkçe kitabım kalmadı.
bir ara babama laf çarpıtıp bir sabahattin ail kitabı daha getirtmem gerek.
büyük ihtimalle kuyucaklu yusuf ya da hep genç kalacağım olacak bu diğer kitap.
ev sahibimin büyük yardımları ile eve receiver aldım. yaşasın alman kanalları.
oturdum hatta geleceğe dönüş 2'yi yakaladım! cuma akşamı 3.filmi gösteriyorlar.
suratımdaki sivilcelerden dolayı sakal bırakıyorum. kaşındırıyor ama olsun.
değişik bir suratla gelirim birkaç haftaya.
yarın akşam balık yiyebilirim.
doctor who da bir yandan çok güzel gidiyor. companion olarak martha jones şu ana kadar gayet iyi.
gözlerim kapanıyor yeter bu kadar.
iyigeceler
Emre
Bremen | Almanya
22.07.2013 - 00:54