Nedense acayip başım ağrıyordu, şimdi anca geçti ya...kendimi zorlayarak koştum, büyük ihtimalle ondan. neyse.
sabah 09:30'da Derince'de tahliyede olan gemimizin acentası sağolsun beni cep telefonundan bangıt bangır arayarak kaldırdı, bir de üzerine "uyandırmadım değil mi Emreciğim?" demesi yok mu?!...hadi "uyandırmadın değil mi?" tamam da, "Emreciğim?" ne ya?!?!...Sabahın o verdiği ani sinirle kalkarak hızlıca işlerimi hallettim, bu sırada da iki tane tost ve bir bardak şekersiz kahve içerek kahvaltımı tamamladım. Ama tostun fotoğrafını çekmeyi unuttum ya...
Öğle vakitlerine kadar evde boş boş otururken bir yandan da Almanca dublajda Geleceğe Dönüş 1'i izledim. Yaklaşık 9841563 kere Türkçe/İngilzce seyrettikten ve tüm replikleri ezberledikten sonra, Almanca dublajda film izlemek hiç de zorlamıyor açıkçası :)
Saat 14:15 gibi evden fırlayarak çıktım, çünkü işim vardı :) Kafamdaki birkaç poz için uzun zamandır kullanmadığım bir makina almam gerekiyordu, ve belki de Kuzey Almanya'nın en iyi fotoğraf makinaları ve malzemeleri satan dükkanı Bremen'de...ve sahibi de Türk! :) İsmail abi, oğlu Özgür ile birlikte mekanı çalıştırıyorlar, ve içeriye girince camekanın içerisndeki 872383 tane değişik fotoğraf makinası, lens, tripod (="üç ayak") , lightmeter (="ışıkmetre"), çanta, ve bunun gibi malzemeleri gördükte insanın o dükkandan çıkmak isteyesi gelmiyor, üzerine fazla fazla oturup da muhabbet edesi geliyor :) Önceden gide gele ahbap olduğum Özgür beni görünce "ooo çok oldu ya sen nerelerdesin?" diyerek sanki bir bakkal havasında beni karşıladı, ben de aciliyetim olduğunu söyleyerek 20 yuroya şu güzel makinayı ve yanında 2 tane beleş çantayı alarak spora gitmeye hazırlanmak için eve döndüm :)
![]() |
alet çok tatlı ya! şimdi buna film lazım tabii... |
![]() |
bu çantalar da hediye geldi! :) |
Spora gittiğimde sanıyorum saat akşam 17 gibi birşeydi...hızlıca 5k'mı (ki bu sefer yavaştım, 38 dakikada koştum, 30 dakikaya indirmem gerekiyor...) ve sonrasında da 2km daha soğuma yürüyüşü yaparak Grünkohl (="karalahana") yemek için salondan çıktım.
![]() |
38 dakikada tamamlanan 5k.. |
![]() |
at terli. |
![]() |
spor sonrası elma aromalı böyle değişik bir su da içtim tadı fena değil, şekersiz, ama elma aromalı...değişik. |
Kara lahanayı güzel yapan bir restoran, Bremen'de geçen Pazar itibarı ile başlayan Weihnachtsmarkt (christmas pazarı) dolayısı ile (külliyen yalan da...neyse...) içeriye almadı, neymiş? "rezervasyon gerekiyormuş" Yaaaavvv bırak be! Eşşek herif...sinirlendim...
Starbucks'a uğrayayım dedim, yer yok. Türk lokantasına gideyim dedim, istediğim vejeteryan yemekleri bugün çıkarmamışlar (her gün de yaparlar o yemekleri...) ben de hüzün dolu bir şekilde evime dönerken önce markete uğrayıp peynir ve uzun zamandır içmediğim Nescafe Gold - Kafeinsiz kahveyi alıp parayı öderken buzlukta yaprak Ispanağım olduğunu fark ettim (geçen yediğim ıspanak kavurma idi bu arada) 35 dakikada anca eridi (vay arkadaş! nasıl bir mikrodalga fırın ise artık...) üzerine yoğurt ile onu da hallettik, yanlız babam haklı, yoğurdu biraz abartmışım...
![]() |
şu yazıyı bitireyim, hemen deneyeceğim! :) |
![]() |
Iglo bu işi gerçekten beceriyor arkadaş! |
![]() |
yoğurttan ziyade kırmızı biberi mi çok abartmışım? |
Şu anda da bir yandan hızlı hızlı yazarken, bir yandan da yukarıda fotoğrafını gösterdiğim kahvenin ne menem bir kahve olduğunu ölçmeye çalışmak için çabalıyorum. (nasıl devrik bir cümle oldu. anlamışsınızdır herhalde....)
Ve bugünlük de bu kadar sanırsam..
Genel olarak toparlamak gerekirse...
5k'yı sevmeye başladım.
eskiden 15 dakika yürümek zorlardı,şimdi acımadan 35-40 dakika koşabiliyorum.
muhteşem yüzyıl'ın son sezonu gerçekten iyi. özellikle selim kararkteri. selim ismini seviyorum ya?
doctor who'da matt smith'li 11.doktor 25 Aralık'ta bitiyor. toplasan 18 gün kaldı.
18 gün dedim de, benim de İstanbul'a gelmeme 21 gün kalmış. gelsin anne yemekleri (!)
sabahattin ali'nin "değirmen"i bu akşam bir kere daha bitiyor. sırada "sırça köşk".
bir ara amazon'dan polaroid makinaya film bakmam gerek. o da herhal bi 20-25 yuro tutar.
godot bugün de gelmedi. masayı kurduk, kulüp rakısı beyaz peynir ve sınırsız ton balığı ile bekliyoruz.
koşarken the rolling stones dinlemeyi seviyorum. hızlı tempo "satisfaction", yavaş tempo "wild horses"
manyak gibi kar yağıyordu salona giderken, sonrasında azaldı, yarın neremize yağar artık kimbilir.
çay içmeyi de özledim ya ben bu arada?
galip tekin'in tuhaf öyküler-1 kitabına da başlayabilirim bu akşam tekrar. gözüm takıldı bak şimdi.
etraf öyle dağınık ki! annem görse herhalde bi 93423476 sene dilinden düşmem. bi ara temizlik şart.
eskiden kahve falı bakardım, uzun zamandır adam gibi bakmıyorum.
kokum bitti. bir ara yeni şişe Dior - Eau Sauvage Extreme gerek. kolonya ile nereye kadar yani...
pembe panter izleyesim de geldi bak. peter sellers candır. yardıra yardıra gülsem mi acaba...
babma da bir fransız komedyeni severdi. ismi Defün diye okunuyor ama yazılışını benden istemeyin.
"defunes" de olabilir bak.
werder bremen, bayern mühih'ten 7 (yedi) gol yemiş. hani 2-3 yeseler neyse.
taksim atatürk kütüphanesi'nin son durumu nasıl acaba...içerisinin fotoğrafını çeken bana yollasın.
bu aralar bi pırasa mı yapsam acaba...hani paçalarımdan da aksa sonra...?
iyigeceler
Emre
Bremen | Alamanya
07.12.2013