31 Mayıs 2013 Cuma

12.Gün: "Anne Yemekleri"

Selam!

Tatil öncesi son akşamım. Cuma günü sıcaklar sıcağı Istanbul beni bekliyor olacak!

Yarın akşam saatleri itibarı ile ayın 16'sına kadar hiçbir gemi, navlun vs vs ile uğraşmak zorunda kalmayıp, keyfim ve kahyası ile beraber üçlü şekilde takılmayı planlıyoruz :) Fazla dağıtmadan, fazla dağılmadan yemekler de tabii cabası... Fazla içki içmeyi düşünmüyorum..Belki ayran (!) olabilir :)

Yanlız şimdi "yemekler de cabası" diyince tırstım bir anda da ha! :) Gerçi "Bu iki haftanın en büyük kaybı bu olabilir herhalder" diye düşünürken, büyük ihtimalle benim spora gitmemle ilham alıp haftanın belirli günleri evinin yanında olan otelin salonuna giden babam, "bak sen gel, iki hafta boyunca beraber spora gideceğiz! yanlız gelirken ayakkabılarını yanına almayı unutma!" yorumunu yapınca biraz da olsa rahatladım :) O değil de, gene bir sürü eşya taşıyacağız ya...lan bir türlü elimi kolumu sallayarak gelemeyecek miyim şu Istanbul'a?! :)

Ya zaten adam gibi bi bizim Batu ve Doğan ile kahvaltıda dağılacağım gibi gözüküyor...Cumartesi sabahı beni Sarıyer'de çok ağır bir börek + poğaça bekliyor....Kendimi açıkçası haftalardır o sabaha hazırladım gibi :) Bakalım onu nasıl yakacağım. Ekstra mekikler, ekstra koşu dakikaları...İnce ayrıntısına kadar onu da anlatırım.

Onun dışında eğer annem benim sevdiğim yemekleri (kurufasulyepilav, imambayıldı, vs,vs... umarım yapmaz.) yapmaz ise, kendimizi ottan kurtarmayıp bol spor ve hareketle bu 15 günden teğet geçeceğiz herhalde...Gene de fena değil ya...

"Gene mi Laugenbretzel?! Ya Emre, sen sıkılmyor musun her gün her sabah aynı şeyleri yemekten?!" diyerek içindeki atarlı genci ortaya çıkartan ofis arkadaşıma artık bugün hak verdiğime kanaat getirdim. Istanbul dönüşü kahvaltı düzenimde güzel bir oyun oynamam şart! Daha erken saatlerde yatıp, güzel saatlerde kalkıp, salt bir tuzlu pretzel yerine "adam gibi bir kahvaltı" ile öğle/öğle sonrasına kadar sıkı şekilde mideyi tutup, öğle yemeğinı bugün yaptığım gibi süt-elma ile geçiştirmek en iyisi olacak...

 bu arada çok dağınık çalıştığımı fark ettim.

Ya, bu arada bu süt-elma'ya fena sardım, offf! Mideyi dolu tutmasından ziyade, ayrıca rahatlatmasını değişik, ama çok hoş buldum. Planlarımın arasında bu şekilde en azından bir ay kadar takılmak var. Sonuçta alınması gereken şeker ihtiyacı ve yağsız süt, protein şeklinde geçiliren öğle yemeği, bünyeyi akşama daha rahat hazırlıyor...Akşam da abartılmaz ise gün sıkıntısız bitiyor.

Cuma sabah uçacağım, ve yarının tatil öncesi son iş günüm olduğu için gerekli/gereksiz her türlü iş tarafıma sevk edildi, ve başımı kaldırdığımda saatin 17:45 olması açıkçası mutlu etti. Aklıma uçuş sonrası yanına giderek kollarımı açıp kokusunu içime çekeceğim ve "henüz kirlenmemiş olduğunu hayal ettiğim" Boğaziçi'ni getirdim, bıyık altından da gülümsedim hatta :) Bugün Çarşamba olduğu için haftanın ikinci Almanca kurs günüydü, spora gitmedim. Yarın iş çıkışı (umarım erken çıkabilirim...ki hiç zannetmiyorum ama...) salona gideceğim. Mekik ve yanlara daha bir abanmam gerek.

Eve gittiğimde dolapta dünden aldığım ama sunta-yoğurt ile ihanet ettiğim canom brokolim hüzünlü şekilde bıyıklarıın bürmüş bana bakıyordu, kıyamadım "gel" dedim, "bu akşam benimsin!" :)

az da tuz ekleyince tadı fena olmuyor..
Yaklaşık 5 dakikalık kettle, üzerine 10 dakika'lık tencere kaynatması ile brokolim 15 dakika sonra selamını çakmış ve göreve hazır şekilde beni bekliyordu. Kırmadım, yoğurt, kırmızı biber ve yanında sunta ile 10 dakika içerisinde sünnetledim (bu "sünnetledim" lafı aslında eski bir lafmış. sanıyorum "yiyerek yemeği aradan çıkarmak" anlamında da kullanılabilir..? Leyla ile Mecnun'un bir bölümünde, sonrasında da Osmanlı Tokadı'nın son bölümlerinden birinde duymuştum, tabii Leyla ile Mecnun'da komik gelmişti haliyle :)


sunta ile birlikte yenilince mide yaklaşık 10 dakika sonra şişiyor,
su ile içmek zor geliyor.

Minik minik esnemeye başladım...Yemekten yaklaşık 1 saat sonra içtiğim Türk Kahvesi nedense yavaştan uykumu getirmeye başladı. (ya kahve içince insanın nasıl uykusu gelir ya? neyin kafasındayım ki acaba....)

En iyisi dükkanı bu gece erken kapatmak.

Yarın akşam yemeğine geçen günlerden kalma Kuşkonmaz ya da dondurulmuş ıspanak var. Dondurulmuş yemeklerin ne kadar güzel olup olmadığını, sağlığa ne kadar yararlı olduğunu falan anlatırım, takip edin derim valla :)


Emre
Bremen | Almanya
30.05.2013 - 00:33

Hiç yorum yok: