25 Haziran 2013 Salı

13.Gün: "Koşu"

Selam!

"Artık son hazırlıklar tamam!" demek gerçekten çok isterdim :) Tamam, çok heyecanlıyım, ama bir ara şu çantamı düzenlemem gerek ya...Istanbul bugün sabah saatlerinde internetten baktığımda 26 dereceydi, kimbilir yarın nasıl olacak...ama ben bi 30 derece bekliyorum ya bu önümüzdeki günlerde...Ki olsun zaten! O ne ya?! Bütün hafta soğuk, yağmur...Azıcık rahat nefes alıp etrafta şöyle güzel güzel t-shirt'le yürümek istiyorum ulan! :)  (evet, biraz atarlandım, farkındayım, bu garip gri Bremen havasının etkisi aslında..) etraf zaten almış başını gidiyor! 16 gün bensiz bu ev kimbilir neler neler yaşayacak :)

Istanbul öncesi bu son günüm, "son gün" olduğu için acayip yoğundu...Tüm işleri ofis arkadaşıma bırakmam gerektiği için nefes aldığım her saniye sanki 1.5 saat gibi geçti ve gözümü masadan kelli kaldırdığımda saat 14:30'u gösteriyordu..Hızlıca markete gidip 6 elma iki de muz aldım (merak etmeyin ya bu sefer 6 tane yemedim ahaha :) 2 tane elma bir de süt ya...dünkü yediğimin aynısı işte! Yanlız ne dicem, bugün aldığım elma çok kraldı ya! Isırırken gelen o hart-hurt sesleri karşı binalardan bile duyulurdu herhalde...) 


değişik bir bakış açısından çalışma masam.
ayrıca stereo içiyorum bakın, süt bardağı yanında kahve bardağı. kahvede şeker yok.
ve evet. çok düzenli çalıştığımı söyler herkes.

Sanıyorum artık öğle yemeklerinde meyva ve süt yiyeceğim gibi duruyor, gereğinden fazla rahat tutuyor, ve hiçbir şekilde normalde yediğim öğle yemeği sonrası çektiğim mide ağrılarını çekmiyorum, diğer yandan yediğim o geniş tabaktaki salata ise (ki içine domates, beyaz peynir, marul, koyu renk fasulye, ton balığı, çıtır minik suntalar ve zeytinyağı koydurmama rağmen) ofise döndükten sonra akşama kadar beni yerlerde süründürüyor. Artık öğle yemeklerinde meyva vakti geldi! :)


terliyim.

Değişiklik yapıp bugün ofisten spor salonuna geçmeyip, minik birkaç alışveriş yaptıktan sonra şortumu ve uzun kollu kapişonlumu giyip ("kapişon, "kapuşon", bunun Fransızca güdümlü bir kelime olduğunu düşünmekle beraber nasıl söylendiği hakkında şu an itibarı ile - 23:53 - herhangi bir yorum getirememekteyim...) deniz kenarına koşmaya gittim.


Bulunduğum evin olduğu yerden,Werder Bremen'in stadı Weserstadion'a kadar olan bölgeye kadar hızlı tempo koşup, aynı hızlı tempo ile eve döndüğümü düşünürsek, aşağı yukarı toplamda 5-6 km kadar koştuğum söylenebilir. Yanlız fena yağmur vardı ya, bir de içime çizgili eski Beşiktaş formasını giyince (ki eski sezon formasıdır o, biraz da kalındır) yağmurun da bardaktan boşanırcasına (boşanmak) yağması ile resmen s.çan gibi oldum, ama değdi!





ama çok süper birşey bu ya?!
telefonun düşmemesi ve anahtar konuabilmesi artıları
(yanlız fotoğraf ters, idare edin artık)






Weser nehri kıyısı.





















Kan ter içinde eve ulaştıktan ve duş aldıktan sonra kalan brokoliyi kırmızı biberli yoğurt ile hızlıca sünnetleyerek (bu "sünnetlemek" lafını tuttum!) 2-3 bardak şekersiz çay ve bu yazıyı yazmaya başlamadan önce de bir küp şekerli (bu da herhalde "az şekerli" demek oluyor...?) kahve içerek geceyi ilerletmeye devam ediyorum. Gece henüz bitmedi tabii..Bu yazıdan sonra daha etrafı toparlamam ve çantayı son kez bir düzene sokmam gerekiyor...Hoş bugün bitmeyecek zaten, çünkü saat 04'te de taksiye binmem gerek, keza uçak 6'da ve havalaanına erken gitmeliyim!! (evet, biz Adam ailesi erkeklerinin çok genel görülen bir hastalığıdır bu...Hiçbir yere geç kalmamak için gereğinden fazla ve insanı usandıracak kadar erken hareket ederiz. Öyleyiz biz, yapımız böyle, "yaradılış"!)

Birazdan bir tane daha çay içmeyi düşünüyorum.. Çayı seviyorum ya! :) Bir yerde okumuştum, çayın içindeki kafeinin kahvenin içindeki kafeinden daha fazla olduğunu bir yerde okumuştum hatta, çok hoşuma gitmişti! :) Zaten çayın ayakta/ayık tutması ve "dikkatin dağılmaması" gibi çok hoş, kahvenin de ayakta/ayık tutması ama "dikkati insana toparlatamama" gibi çok rezil bir etkisi vardır. Gece vakti alınan ve şeker kullanılmadan alınan likidin zararı olmayacağını düşünerek kendimi kandırmaya karar verdim şu anda haydi bakalım hayırlısı! :) 

Benim şu işleri tamamlamam gerek ya, bugünlük erken kaçayım :)

Yarın yolculuk sırasında yiyeceğim yemekler ile ilgili yazarım. Ki, Lufthansa'nın (thy'de grev olabileceği göz önünde bulundurarak bu seferlik Frankfurt aktarmalı geliyorum) servislerinin ne kadar iyi olduğunu hayal meyal hatırlıyor gibiyim.


Cumartesi Batuhan ve Doğan ile Sarıyer'de böreğe düşüyoruz.


Tatil geldi be... :)

Emre
Bremen | Almanya
31.05.2013 - 00:36


Hiç yorum yok: