28 Ağustos 2013 Çarşamba

70.Gün: "Balık Fileto ve Karides"

Selam!

Hani hep derim ya, "bugün hiç birşey yapmadım" ya da "bugün öylesine boş bir gündü ki nasıl da boştu haa işte öyle boştu anlatılmaz yaşanır!" tadında günlerim oldu ya hep mesela....İşte bugün saat 10:30'a kadar da tam o şekilde ilerleyen bir gündü. Bilgisayarın başında oturmanın ne kadar sıkıcı bir durum olduğunu anlayınca kadar bilgisayarın başında oturdum. Yani sanki bilgisayara ve Outlook Express programı ile bütünleşmiş gibiydim, ki öyle her türlü siteye de girilemiyor iş yerinde... (bu "her türlü siteye de girilemiyor" dediğim zaman kendimi birkaç saniye için sanki böyle erotik içerikli bir cümle demişim gibi hissettim, ama değil ya değil, merak etmeyin yuh artık o kadar da değil! :) misal bir Ekşisözlük'e girmek, ya da bir haber sitesine gezmek pek de güzel olabilirdi aslında. Suriye olaylarını resmen kaçırdım..

Neyse ama...saat 11 gibi ofis arkadaşım "açık kalan 2007-2008-2009 dosyalarına bir bakın, kimler bize dava açmış, ya da açılacakmış onları bir araştırın" diyince karşıma akşamüstü saat 17:00'ye kadar şöyle bir tablo çıktı:


soldaki 2007, sağdaki 2008 yıllarındaki
çalışına gemilerin listesi.
bunlar da sadece 2007 yılının
dosyaları.
bir bu kadar da 2008 yılında varmış.

















ofis arkadaşım da bütün gün bunu yaptı.
düşünün, öyle iş yoktu bugün burada...






Adam gibi bir öğle yemeği yiyemediğim için dünden kalan yoğurt ile 15 dakika nefes molası verebildiğim için markete gidip çeri domates aldım ("çeri" demesini sevmeye başladım bu arada....) 

Bugün spora bir günlük mola verdiğim için ofise bisikletsiz gitmiştim, yarın spora gideceğim için bisikletimle güzel bir 15 dakikalık yolculuk beni bekliyor olacak :)

Akşam olduğunda ve başka bir ofis arkadşaımla büroda kaldığımda "akşam ne yemek var?" muhabbeti döndü. Bu gece için kendisini dönere hazırlayan arkadaşım, benim "balık yiyeceğim ben!" yorumumu duyunca "dur ya? ben de mi balık yesem acaba?" diyerek bir kere daha insanın ruhunu okuduğumu ispatladı :) 

Eve uğramadan marketten karışık salata, domates ve soğan aldım (soğana bu aralar takmış vaziyetteyim, çok özlemişim kendilerini şahsen...koku falan kafama takmadan yürümeye devam ediyorum!) ve bir yandan salatayı yaparken bir yandan da evvelki gün marketten aldığım balık fileto ve karidesi hazırlıyordum :


salatayı tencerede hazırlıyorum
kapağı kapatım tencereyi sallamak yolu ile
salatayı karıştırıyorum. kaşık yok.
değişik yol, uyuşuk yol :)
balık ve karideslerim! :) 




ve yaklaşık 25 dakika sonunda karşımıza şöyle bir güzellik çıktı:


bu aralar böyle güzel doyduğumu hatırlamıyorum.

Gerçekten enfes bir yemekti :) Protein bazlı takıldık, ama tabii salatanın fazlalığı işi birazcık da olsa bozdu ;)

Anlayacağınız bugün olaylar bu şekilde gelişti...Bakalım yarın nasıl boş bir gün olacak, göreceğiz.

ikinci bahar çok güzel gidiyor. ulaş amerika için genç bir kız ile tanıştı.
doctor who'nın 5.sezonunu bitirdik. yarın 6.sezonunu sipariş edeceğiz.
doctor who - 50.yıl özel bölümüne 87 gün kalmış. David Tennant!
"kate middleton doğurduktan sonra doğurmadan önceki haline nasıl döndü?"
havalar minik minik esintilere başladı. yaz bitiyor. summer's almost gone.
bulaşıkları yıkadım. etraf gene de fena. her gün toz almaktan canım çıkıyor
minicik evin işi ne kadar fazla oluyormuş. 
büyük bir eve çıkarsam ilk işim kesinlikle bulaşık makinesi almak olacak.
sabahattin ali'ye devam. Cumartesi "değirmen" geliyor!
canım fena türk kahvesi çekti.
annemin olaydır bak bu: "canın tatlı çekerse, kendine bir türk kahvesi yap. tatlı arzun uçar gider."
o değil de, tehlikeli şeyler yemeyi özledim.

bugünlük bu kadar...


son söz, "annemin bugün itibarı ile kaç gün sonra buraya geleceğini" soran tüm arkadaşlarıma yanıt olarak İbrahim Tatlıses'ten gelsin:



iyigeceler

Emre
Bremen | Almanya
28.08.2013 - 23:16




Hiç yorum yok: