8 Temmuz 2013 Pazartesi

23.Gün: "Antrikot"

selam!

bugün çok farklı şeyler duydum. genelde hiçbiri beni ilgilendirmez ama bir şekilde ilgilendirdi galiba...

okan bayülgen'nin açıklaması mesela. kanımca zırvalamış. bilemem. neyse.

andy murray, çok uzun süreden sonra ilk kez wimbledon'u kazanan ingiliz olmuş. ilginç geldi.

gene de en çok konuşturan da sanırım kadıköy'deki festival oldu, umarım devamı gelir!

bugün kısa keseceğim galiba.
sabah çok ilginçtir 10:30'da kalkış ve nefes almadan çalışılan bir 1-1.5 saat.

kendimi delirtmeye adadığım pazar gününden dolayı hofbræuhaus'ta brunch ve yarım litrelik portakal suyu ve sonrasında çikolatalı puding! (pazar günleri delireceğimi söylemiştim - şimdi işin yoksa bunu yarın yak!)

kimbilir burada neler vardı. şimdi hatırlamıyorum.

o kadar pudingi 1 saatlik yürüyüş sonrası yakarak eve geri döndüm, ve akşam saatlerine kadar çalışmaya devam ettim. hayatta en nefret ettiğim şeylerden biri, gerektiğinde ulaşmam gereken insanları aradığımda ulaşamamam... en uygunsuz zamanda arayan/rahatsız eden/ulaşabildiğim insanları tam arzuladığım vakitte bulamamam, hele ki bunun işle ilgili olması stresi artrırdı. akşamına bu stresten beni anca az yağlı bir antrikot kurtarabilirdi. yanına yaptığım salatalık gayet hoş fakat tuzsuzdu! (bayağı tuzsuzdu aslında yaa...hani zevk alamadan yedim desem yeridir...)


neden hazırladığım salatanın
fotoğrafını çekmemişim ki?
bu eti hazırlarken bir tatlı kaşığı yağ
kullanılmıştır.























bir ara ütü yaptım falan.

ha, imkansızlıklar bu sefer kendisini affettirdi ve temiz bir çay bardağı ile 3-4 bardak güzel rize turist çayımı höpürdeterek akşama doğru yola koyulduk.

bu bardak altlıklarını seviyorum!

bu arada bir türlü de iş bitmedi allahımmm!!! sonunda evde oturmaktan sıkıldım, ve yanıma sabahattin ali'yi de alarak beraberce deniz kenarına gittik. beni hiç yanlız bırakmaz kendileri. sevmişimdir. hep seveceğimdir. onunla birlikte geçirdiğim 1.5 saat gerçekten beni mutlu ve huzurlu bir adama dönüştürdü. 'içimizdeki şeytan' sanırsam tekrar tekrar okunası kitaplar listeme 2.sıradan girecek. (ilk sırada 'kürk mantolu madonna' var tabii ki.) 

deniz kenarından dönüşte cafe litfass'a uğradım.
bir kahve kaptım. 1 yuro 80 sent.
bildiğin soygun yani.

neyse. gün bitti. yeni hafta. pazartesilerden nefret ediyorum.
yarın spor. at çok fena terli. yakmak gerek bugün yediklerimi.
önümüzdeki üç haftasonu evde çalışmaca. 
yarın iş sonrası bir ara balıkçıya gidip güzel bir balık almam gerek.
akşam yemeğini de düşünmeliyim. ne yesem lan acaba?!
balık sonrası rotaract toplantısı var. ama bir pub'da gerçekleşecek. 
toplantıda herhalde şekersiz kapuçino içerim.
daha çarşafları değiştirmemişim!

iyi geceler.

Emre
Bremen | Almanya
08.07.2013 - 00:50
(imla kurallarına uymamak güzelmiş.)

Hiç yorum yok: