Bir haftasonu da geç uyanmak istiyorum ya!! saat 08:30'da kalkmak nedir?!?!
(sinirlendim.)
Zaten en sevmediğim şeylerden biridir, başucumdaki lambayı açık unutmuşum, gecenin bir yarısı
(saat 04:00 suları) kalkıp onu söndürmek için ayrıca uyandım, Ulan bi de üzerine bunun olması...Hayır yani sabah kalkıp insani tavırlarlar hareket etsem neyse, kalktığım gibi bilgisayarın başına geçip nefes almadan tam 4 saat geçirdim. Gayet bir haftaiçi çalışma günü gibi!! Çalıştığımız insanların yaptıkları minik de olsa hatalar +1 saat koyunca yerimden kalkmadan, hatta adam gibi yüzümü yıkayamadan tam 4 saat sonrası kafamı çevirdiğimde zaten manzara dehşetti. Yaklaşık 15-20 tane sinek eve dadanmış ve heryeri sarmıştı! Bulaşık bırakmadan, kirli bir şeyin etrafta olmadığını anlayarak, sonuçta gayet temiz bir mekana da 15-20 sinek...ı-ıh! yok abi! Delirdim!
sinek öldürme teli. ya da, "maşası". işin güzel tarafı, tam 1 yuro olması |
soldaki kapsüllerin içinden yapıştırıcı çıkıyor ve uygun yere asılıyor. gücü yaklaşık 8 haftaymış... |
Söylene söylene markete sinek öldürme teli (bunun ismi bu herhalde? ben fena salladım, ama "tel" lafı daha bir hoş geldi kulağıma...bilen varsa anlatsın!. bak şimdi görüyorum da, "maşa" da fena bir isim değilmiş) ve Raid benzeri fısfıs sinek öldürme ilaçları almaya gittim. Önceden evde kalan bir fısfıs olduğu için çıkmadan öksüre tıksıra evi ilaçlayıp markete gitmiştim. Dönüşte (saat 13:30 sularında...düşün kaç saat geçmiş aradan..) Starbucks'a uğrayıp Frischkaesebagel ve (hazır olun!) "Non-Fat Decaf Cafe Latte" aldım! Tadı inanılmaz! Sırf şu kahveyi içebilmek için eve giderken yolumu değiştirip Starbucks'a uğrayabilirim! :)
bir dahaki sefer fiyatını da yazarım ama sanıyorum toplam 5.75 yuro tuttuydu. |
Yürüyerek eve geldim (evet...bu yazıyı muhtemelen okuyacak olan ve içinden "ulan ben sana bisikletini yaptır dememiş miydim?! Hem bak bisiklete binsen daha da rahat zayıflarsın?!" diyen babam her ne kadar yürüyerek ulaşacağım yerlere gitmemi tercih etmese de...) ve sanki yaklaşık 1 saatlik bir ara vermişiz ve manyaklar gibi çalışmaya devam edelim bakalım!" yorumlarını içselleştirerek mesaj kontrollerine ve cevaplarına devam ettik. Bir yandan da (hesapta iş yapıyorum bak...) Yeditepe Istanbul'a bakıyordum (ama herhalde 15.-20. bölümden sonra çok saçmalamaya başlamışlar...Emre Kınay ve Uğur Polat var diye izliyorum gerçi..) Sonunda iş yavaşladı ve babamlarla konuşmam sonrası, fare atılınca kafası yarılacak şekilde boş olan buzdolabına birşeyler koymak ve akşam yemeğini balık yiyerek en sağlıklı ve en yağsız şekilde aradan çıkartmak için yukarıdaki sinek ilaçlarını aldığım süpermarkete ("Rewe") tekrar uğradım.
"en yağsız" dedik, ama gene de ayıp olmasın diye somonun hazırlığında bir tatlı kaşığı çiçek yağı kullandım. |
salata yaparak uğraşmak istemedim, gittim ve hazırını 2 yuroya aldım. balsamik sosu ile şahane oluyor... |
...ve karşınızda "Rotkæpchen" şampanya tatlı ve neredeyse alkolsüz bir içecek. |
ve...finalde ne mi oldu?
gerçekten inanılmaz lezzetli, ve doyurucu bir akşam yemeği! :) (ps: iPad'deki kadın annem.) |
İnanılmaz bir akşam yemeği ve sonrasındaki boş 1.5 saat sonrası sıkıntıdan patlamamak amaçlı
kendimi çamaşırhaneye attım, ve 45 dakikalık kurutma sırasında da Abdülcanbaz'ın "Ramona" hikayesinin yanında 1.5 litrelik bir şişe su içtim.
bacağım. makinalar. abdülcanbaz |
ben. |
yavaştan gözlerim kapanmaya başladı. dükkanı kapatmanın vakti gelmiş de geçiyor hatta!
yarın öğleden sonra (eğer bugünkü gibi bir yoğunluk olmazsa?!) formamı ve şortumu giyip
hızlı tempo yürüyüş yapmayı düşünüyorum. akşama da çin üsülü wok'ta yapılabilen bir yemek yapacağım.
Şu anda Wok'um yok ama artık bir şekilde idare edeceğiz onu da...
Neyse. bugünlük kaçar.
Emre
Bremen | Almanya
07.07.2013 - 00:17
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder