1 hafta durumları birazcık da olsa yalan oluyor gibi :) En azından iki gün önce patronumla birikte çıktığım ve şu ana kadar yediğim en kötü makarnayı yedikten sonra, (ki annemin yediği Lazanya da pek bir rezildi...onun da dediği gibi 'marketten alsak ısıtsak daha bir tadında olurdu".) dün spor salonuna uğrayarak her zaman yapmak istediğim şeyi yaptım, ve tam 50 dakikada 30 km bisiklete bindim! :) Sonrasında 20 dakikalık bir yürüyüş/koşu, ve evin yolunu tuttum :)
![]() |
çok efsane gözükmüyor mu sizce de? :) |
Bugün de bir günlük bir ara verip, yarın sabah erken saatlerde spor salonuna gidip yukarıdaki plana 25 dakika fazla bir yürüyüş/koşu eklemeyi planlıyorum. Son birkaç haftadır kardiyo'ya düştüğümün de farkındayım aslında evet...
Bu akşam yanlız işin b.kunu çıkaracağız gibi duruyor, şöyle ki annemle çok sevdiği lokantaya gidip tavuk şinitzel (ya da 'şnitzel', bunun da tam nasıl söyleneceğini bilemiyorum ya....) patlatacağız gibi duruyor... Yarın bunu çok acı bir biçimde yakacağımdan hiç şüphe olmasın!
![]() |
yemekten önceki "vorspeisen" (ön yemekler) ya da bizdeki has ismi ile, "soğuk tabak" |
Ha bir de bu aralar buna takmış vaziyetteyim :) Mentol ve vişnenin vazgeçilmez birleşimi! :)
Tadı hiç de fena değil ayrıca! ;)
![]() |
tadı gerçekten güzel ama ya! |
Bugünlük bu kadar sanırsam...en azından Pazar'a kadar beklemedim bu sefer ;)
Toparlamak gerekirse...
eski iPod'ı kullanıyorum, çok memnunum! neden o kadar zamandır kullanmamışım ki?
ciddi ciddi bir Sol (G) Klarinet almayı düşünüyorum. Türk sanat müziğine düşelim bence!
doctor who'nun 50.sene özel bölümüne bugün itibarı ile 28 gün kaldı.
ütü tıkandı, içerisinde sirke döksek mi, dökmesek mi annemle bir türlü karar veremedik.
gilbert becaud'yu neden önceden dinlemediğime kendime kızarak bir yanıt vermeye çalıştım.
henüz başaramadım.
Fransızca şarkı dediysem madem, bir ara şunu dinleyin:
"Serge Gainsbourg - Je T'Aime Moi Non Plus"
pazar günü kanyon'da öğleden sonra Kerem Görsev'in imza günü var. Kanyon'u yıkarlar!
telefon inanılmaz derecede yavaşladı. "elmamı" yedim, bekliyorum.
ortalığın kablolar ile dolu olmasını hiç sevmiyorum. keşke herşey kablosuz olsa.
odam bir anda bayağı soğudu. hayırdır inşallah diye düşünüyoruz.
ya öyle, ya da iyi saatte olsunlar'ın hışmına da uğramış olabiliriz. ikisinden biri.
tarkan'ın "kır zincirlerini" şarkısı bayağı efsane.
sabahattin ali'lerden sonra bağlanabileceğim bir yazar henüz bulamıyorum. en azından düşünemiyorum.
ha bak, belki Oğuz Atay'a düşebiliriz.
fazıl say'ın "black earth / kara toprak"ını dinledikten sonra türkiye için fazla olduğuna karar verdim.
keza hiçbir zaman değerini bilemeyeceğiz.
onun için istediğin yere gitmekte özgürsün Fazıl'ım. değerini kim en iyi bilecekse oraya git kanımca.
bi fransız filmi izleyeceğim bu ara. ismini unuttum ama şu anda söyleyemedim. herhalde pazar günü.
tom kruuz'un "vanilla sky"ı da müthiş filmdir bu arada ha bak aklıma geldi.
('dahi' anlamına gelen "da" yı ben ayrı yazıyorum şahsen)
Tumblr'da yazmaya başladım. arada oraya da bakın derim: emreadam.tumblr.com
Tumblr'da yazmaya başladım. arada oraya da bakın derim: emreadam.tumblr.com
iyiakşamlar
Emre
Bremen | Almanya
01.11.2013 - 18:44
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder